Sosyal Medyanın Geleceği Dijital Diktatörlük mü?

By Ömer Serdar Ören

Dünyanın en güçlü veya etkili insanı kim diye sorulsa, benim gibi sıradan biri ABD başkanı derdi diye tahmin ediyorum. Kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçek var. O da sevmesekte ABD’nin en güçlü ülke olduğu gerçeği. Ama düşünün ki, ABD başkanın bile twitter hesabı askıya alınabiliyor. Belki kendi ülkesine darbe yapmaya kalkıştı, yandaşlarına kongreyi hedef gösterdi falan ama yıllardır yaptığı şeyi yapmaya devam ediyordu aslında. Senelerdir kanun tanımaz, otokratik, ayrıştırıcı ve hedef gösteren tweetler atıyordu. Artık değişen tek bir şey var, ‘ABD başkanı’ olarak etkisi ve gücü kalmadı.

Bu durumu fırsat bilen sosyal medya şirketleri yapılamaz denen şeyi yapmakta tereddüt bile etmedi. Twitter‘ın Donald Trump’a ayrı bir kini var biliyorum, bununla birlikte instagram, facebook, snapchat ve youtube‘da bu furyaya katılmaktan çekinmedi.

Daha bir kaç gün önce yaklaşık 2 milyar kullanıcıya ulaşan WhatsApp‘da kullanıcı sözleşmesini değiştirerek, 8 Şubat’a kadar kabul etmeyenlere uygulamayı kullandırmayacak. Yeni sözleşmenin en önemli maddesi ise, artık kişisel veriler ‘resmi’ olarak facebook’la paylaşılacak. İnsanlardan hemen itirazlar yükseldi, sanki hiç facebook’a veri sağlamıyormuş gibi ama günün sonunda biliyoruz ki, topluluk neredeyse insanlar o uygulamayı kullanacak. WhatsApp bu zamana kadar beklemesi boşuna değildi. Hatırlarsanız geçtiğimiz ağustos ayında facebook ani bir kararla Oculus sanal gerçeklik başlıklarına facebook hesabı zorunluluğu da getirmişti. Instagramıda düşünürsek belli ki, facebook’un veri tabanı reklam verenler için oldukça ilgi çekecek.

Google ise; mümkün olduğu kadar sessiz kalıyor, vücutta kanın dolaşması gibi sanal dünyada her tarafımızı sarmış durumda sessiz ve derinden ilerliyor. Youtube; gözü görmeye başlayan her insan evladına anne/baba’nın cep telefonu vasıtasıyla hayatına giriyor ve bir daha çıkamıyor. Bu arada anne/baba bir kaç saat rahat vakit geçiriyor!

Bulut bilişim firmaları, alışveriş siteleri özellikle Amazon ve AWS‘yi ise sadece sektörü bilenlerin tehlikenin ne derece olduğunu bilebildikleri bir durum söz konusu. Veri setleri, makine öğrenimi, derin öğrenme, büyük veri, yapay zeka, veri analizi gibi anahtar kelimeleri birleştirdiğimizde; sıradan kullanıcının ‘bulutta’ olan bitenden bile haberi yok.

Bir de ‘dijital faşizm‘ bahane edilerek ‘yerli ve millitek merkezli(!) çözümler geliştirilmeye çalışılıyor. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarının treni kalkalı 10 sene olmasına rağmen jetonun düşmesi sevindirici olsa da; bence global iletişim çağında insan ve zaman kaynağı boşa harcanacak.

Bu anlattıklarımdan sonra ‘Sosyal medyanın geleceği dijital diktatörlük mü?‘ sorusu bence anlamsızlaşmaya başlıyor.

Asıl sormamız gereken soru: Dijital diktatörlüğü nasıl yıkarız?

Share: X (Twitter) Facebook LinkedIn